Çocukluğunu
80’lerde (hadi 90’ların ortasına kadar uzatalım bu dönemi) yaşayan her erkek çocuğu
(buna ben de dâhilim) usta birer karateciydi. Kara kuşaklarımız yoktu belki,
ama yabana atılmayacak kadar ustaydık hepimiz. E ne de olsa hocalarımız zamanın
en büyük dövüşçüleriydi. Kimler yoktu ki aralarında: Van Damme, Bolo Yeung, Billy
Blanks, Loren Avedon, Jackie Chan, Cynthia Rothrock, Chuck Norris…
Bu
ustalar videokasetlerdeki karate filmleriyle yetiştiriyorlardı bizi. Biz de
azimli çekirgelerdik hani. Her bir sahneyi, atılan her yumruk ve tekmeyi, tüm
havalı cümleleri (Özellikle Kickboxer Kralı’nda Loren Avedon ve Billy Blanks’in
dövüş öncesi yaptıkları konuşma beni benden almıştır hep) ezberleyene kadar
tekrar tekrar izlemekten sıkılmazdık bu filmleri.
Van
Damme’ın Bolo Yeung ile olan ezeli rekabetini (Kan Sporu, İkiz Kan), Loren
Avedon’un koca koca tomruklarla yaptığı antrenmanları (Kickboxer Kralı),
Kurt
McKinney’nin Bruce Lee’nin ruhundan aldığı dersle Van Damme’ı pataklamasını (Geri
Çekilmek Yok Teslim Olmak Yok), Cynthia Rothrock’ın manyak katillerin peşine
düşüp yeraltı dövüşlerine katılmasını, ağaçlara tırmanıp kaşla göz arasında
ortadan yok olan kara kara ninjaları ve Jackie Chan’in hem güldürüp hem de
inanılmaz hareketleriyle kendisine hayran bıraktığı kung fu filmlerini izlemekten
nasıl sıkılırdık ki?